
AVRUPA-ADD'nin 19 Mayıs 2019'da Köln-Leonardo Royal Hotel salonlarında düzenlediği
100. YIL KONSERİ açılışında, Genel Başkan Dursun ATILGAN'ın yaptığı konuşmanın özeti
Her yaştan sevgi ve saygıdeğer gençler!
Yolculuklar vardır, bitti sanılan yerde başlar. Mustafa Kemal`in 19 Mayıs 1919`da Samsun`da başlayıp, 9 Eylül 1922`de İzmir`e ulaşan yolculuğu böyle bir yolculuktu.
Samsun`da Anadolu karasına bir asker olarak ayak bastı. İzmir`e varınca silahını bıraktı. Ondan sonra Gazi Mustafa Kemal`in yolu, bir dizi aksiyon, fikir ve yeni kuruluşlar dâvaları içinden geçer. Bu dâvalarla örülen yapıya, O`nun, hayatına sığdırabildiği eseri diyoruz.
Mustafa Kemâl Samsun’a ayak basmadan önce, ne yapmak istediğini kafasında tasarlamış ve kaderinin dokusunu dokumuştu. Önce itilaf devletlerinin, özellikle de İngiltere’nin ne yapmak istediğini, amacının ne olduğunu iyice anlamıştı . Osmanlı Devlet Yapısını ise zaten çok iyi incelemişti.
O’nun önünde şu hedefler vardı:
1.Vatan toprağının tayini = Misak-ı Millî (Ulusal And)
2.Halktan temsil yetkisini almak – Kongreler ve TBMM
3.Ulusal, düzenli bir ordu kurmak
4.İstanbul hükümetini aşmak
5.Emperyalist güçlere ve işbirlikçilere karşı savaşı
kazanmak
6.Yeni bir devlet kurmak
7. Devletin şeklini saptamak
8.Devrimleri birer birer gerçekleştirmek
Bu çerçevede Mustafa Kemal'in ÖNCE BİR VATAN amacını iyi anlamak gerekir: VATAN kavramını anlamak için O'nun şu tarihe altın harflerle yazılmış olan sözlerini hatırlayalım.
- Çanakkale savaşlarında: "Ben size savaşmayı değil
ölmeyi emrediyorum"
- Amasya'da "Milletin bağımsızlığını yine milletin azim
ve kararı kurtaracaktır".
- Erzurum Kongresi'nde "Millî sınırlar içinde bulunan
vatan parçaları bir bütündür. Birbirinden ayrılamaz.
Manda ve himaye kabûl edilemez".
- Sivas Kongresi'nde: "Ya İstiklâl Ya ölüm"
- Sakarya Meydan Savaşı'nda: "Hatt-ı müdafaa yoktur
sath-ı müdafaa vardır. O satıh tüm vatandır. Vatanın
her karış toprağı, vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça terk
olunamaz..."
- Dumlupınar meydan muharebesinde "Ordular! İlk
hedefiniz Akdenizdir ileri!"
Vatan demek özgürlük ve bağımsızlık demektir…
Șimdi, MUSTAFA KEMAL'in Samsun'da başlattığı kutsal eylemin önemi ve anlamına da kısaca değinelim:
Büyük ozanımız Fazıl Hüsnü Dağlarca bir şiirinde şöyle der:
"Milletler büyük evlâtlarıyla soluk alırlar." Yani, bağırlarından çıkardığı evlâtlarının eylemleriyle varlıklarını sürdürür, yaşamlarını korurlar.
İşte bu gerçeği, en açık bir biçimde, bütün boyutlarıyla, Mustafa Kemal'in 19 Mayıs 1919 da başlattığı o büyük kutsal eylemde ve oluşturduğu 19 Mayıs şafağında görebiliriz.
Söylemek bile fazla, her şafak yeni bir sabahın başlangıcıdır. 19 Mayıs da Çağdaş Türkiye'nin, başka bir deyişle Türkiye Cumhuriyeti'nin doğuş safağıdır. Kurtuluş ateşinin kâlplerde ve kafalarda yakılış şafağı.
19 Mayıs, 1919 öncesinin tarihsel ve toplumsal koşullarını anımsamayı gerektirir.
Çocukluk günlerimizde okul kitaplarına giren şu dizeler, bunu bütün çıplaklığıyla ortaya koyar:
Minareler duyguları var gibi
Bizi kurtar, kurtar bizi Yarabbi...
19 Mayıs'ı salt Ulusal Bağımsızlık Savaşımıza giden yolun başlangıcı sayamayız. Böyle bir yaklaşım, o'nu eksik algılamak olur.
"Halk için halkla birlikteliğin" tohumları 19 Mayıs 1919'da atılmıştır
19 Mayıs, yalnızca bir savaşın kronolojisinde ilk halka değildir. Bu savaşın getirdiği ulusal dayanışma, ulusal onur, ulusal egemenlik, tam bağımsızlık gibi, temel kavramların da doğuş ve çıkış noktasıdır.
19 Mayıs'ı, yenilgiyle çıkılan bir savaştan sonra, kurtuluş yolunun aranması diye adlandırma da eksiktir. Çünkü, kurtuluşa giden yol özgürlük gibi, bağımsızlık gibi, insan onuru gibi temel değerlerin toprağından geçer.
İşte 19 Mayıs, bir bakıma bu temel değerlerin ekildiği topraktır. Ya da, bunları kendi ulusal eylemimiz içinde doğuran bir atılımdır.
Bana göre her 19 Mayıs, 19 Mayıs şafağının yaratıcısı Mustafa Kemal Atatürk'e bir hesap verme günüdür.
O'na diyebilmeliyiz ki, 19 Mayıs'ta Samsun'da yaktığın „ Ya bağımsızlık ya ölüm" ateşi, bugün de kafalarımızda ve yüreklerimizde yanıyor.
O'na diyebilmeliyiz ki, 19 Mayıs'la getirmeye çalıştığın, insanımızı kulluktan kurtarıp kendi aklını kullanan özgür yurttaşlar katına çıkarma eylemin, bugün de sürüyor.
O'na diyebilmeliyiz ki, 19 Mayıs'la bizlere gösterdiğin gerçek yol, yani "en gerçek yol gösterici bilimdir" düşüncesi, bugün de yaşarlığını koruyor.
O'na diyebilmeliyiz ki, 19 Mayıs eyleminle, bize armağan ettiğin "Tam bağımsız Türkiye ülküsü" bugün de canlılığını sürdürüyor...
Eğer biz, Millî Bayramlarımızın birleştirici özelliğinin yok edilmesi siyaseti güdülen şu dönemde de, bunları rahatça söyleyebiliyorsak, 19 Mayıs şafağının anlamını bütün yönleriyle kavramış oluruz. Kavramaktan da öte, 19 Mayıs şafağının yaratıcısı Büyük Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün izinde olduğumuzu kanıtlamış oluruz.
19 MAYIS 1919'un 100. yıl dönümünde, ATATÜRK'e olan minnet ve şükran borcumuzun bilinciyle, O'na sevgi ve saygı besleyen, her yaştan Türk Gencinin, ATATÜRK'Ü ANMA, GENÇLİK VE SPOR BAYRAMINI gönülden kutluyoruz…
Dursun ATILGAN
Avrupa Atatürkçü Düşünce Dernekleri Federasyonu
Genel Başkanı |