BASIN AÇIKLAMASI
Gerçek Devlet Adamları, yarınki seçimleri değil,
Devletin yarınını düşünenlerdir…
40 yıldan beri çalıştığımız, yaşadığımız ve tanıdığımız Federal Almanya Cumhuriyeti, Batı'nın gelişmesinin temelindeki değerler dizgesine son derece önem verir. Bu değerler dizgesi özetle şunlardır:
1. Demokrasi, İnsan Hakları, Bireyin özgürlüğü ve bağımsızca karar vermesi
2. Hukuk Devleti olmanın gerektirdiği, yüksek değerlerin tanınması ve
korunması
3. Din ve Vicdan Özgürlüğü
4. Açıklanmak zorunda olmayan temel haklar (Düşünce Özgürlüğü)
5. Kaçınılması mümkün olmayan temel ödevler (Yurttaş olmanın getirdiği
yükümlülükler)
6. Birlikte yaşamın birleştirici ve bağlayıcı değerler sistemi (Devlet)
7. Bir toplum düzeninin kabûl edilip tanınması (Anayasa, Yasalar ve Sivil Halk)
8. Eksiksiz bir basın ve iletişim özgürlüğü
Bu değerler dizgesine saygı gösteren bir ülkenin içişlerine karışmak, hatta müdahale anlamına gelecek söylem ve eylemlerde bulunmak, elbette kabûl edilebilecek bir tavır ve tutum değildir.
Bizim ülkemizde bugün bu değerler dizgesine iktidar uymaktadır dersek, doğruyu söylemiş olmayız.
Dolayısıyla Federal Almanya Cumhuriyeti Şansölyesi sayın Merkel'e ve Dışişleri Bakanı Sayın Gabriel'e hak vermemek elde değildir.
Bir de şunu anımsatmakta yarar görüyoruz:
Demokrasi sandıktan ibaret değildir. Dünyanın diktatörlükle yönetilen çok sayıda ülkesinde de sandık vardır. Ancak, sandığın diktatörlüğe bir engel teşkil etmediği de başka bir gerçektir.
Demokrasinin yaşamsal kurumlarına önem verilmeyen ülkelerde, olsa olsa ancak demokrasi tiyatrosu vardır.
"Oyunuzu, SPD, CDU, CSU ve Yeşiller partisine vermeyiniz" biçiminde bir çağrı yapmak, sadece Federal Almanya Cumhuriyeti'ne karşı bir saygısızlık değil, aynı zamanda Sayısı 3 milyonun üzerinde olan ve 1 milyon kadarı Almanya yurttaşı olan insanlarımıza da saygısızlıktır ve onları cahil yerine koymak anlamına gelir. (Yani, "siz bilmezsiniz hangi partiye oy vereceğinizi. Dolayısıyla bizim işaretimize bakın!") der gibi bir tutum ortaya çıkıyor.
Kaldı ki, biz ATATÜRK'ün Aydınlanma Devrimi'nden en geniş ve en derin
çapta yararlanmış özgür insanlar olarak, kendi aklımızı kendimiz kullanmasını biliriz…
Federal Almanya ile Türkiye arasındaki sorunlar, dostluğun ve müttefikliğin gerektirdiği nezaket ölçüleri çerçevesinde, düzeyli bir dil ve diplomasi ile çözülmelidir.
Misillemeci bir siyaset en başta Federal Almanya Cumhuriyeti'nde yaşayan, hatta tüm AB ülkelerinde yaşayan yurttaşlarımızın ve soydaşlarımızın, özellikle de ama çocuklarımızın ve gençlerimizin yaşam koşullarını olumsuz yönde etkileyecektir…
Gerçek Devlet Adamları, yarınki seçimleri değil,
Devletin yarınını düşünenlerdir…
Her iki taraftan da bu doğrultuda söylem ve eylemler bekliyoruz…
Dursun ATILGAN
Avrupa Atatürkçü Düşünce Dernekleri Federasyonu
Genel Başkanı |